DİYALOGCU ,ŞALOMCU MASONLARIN AMACI

DİYALOGCU ,ŞALOMCU MASONLARIN AMACI NEDİR?

Tarih: 13/4/2006 - Yorum yaz

SALMON-NEASİA ve 3K AGEZ; “Zazalar” deniyor, ayrıca bkz Ari Kabilesi ve dikkat ediniz: AGEZ, ACZMENDİ hâreketinin tâ kendisi. Çift (Şeyh ve Nûrsî) Saîd(ler) ile başlayan, hatta kurguları çok daha önceye dayanan gizli projenin, bacaklarından sadece biri. SALMON; Süleymancılık hareketinin ta kendisi. NEASİA; Neo/New (Yeni) Asia (Asya) yani Arzu Mevud ideasının en önemli bacağı. Her ne kadar başındaki isim Mehmet Kutlular görünse de, Fethullah Gülen bayrağı çoktan devraldı. Devralınan bayrağın nerelere taşınacağını anlayabilmek için, bilinmesinde fayda var: Geçtiğimiz yıl Mehdiliğini açıklayacakken iki yıl erteleyen Fethullah Gülen’in, yakın gelecekte peygamberleştirilmesine (Üç Dîn'in ortak PAPAsı seçilmesine) kimse şaşırmasın. “Dinler Arası Diyalog” misyonu/görevi yükletilen Fethullah Gülen, uzun vadede kurulması düşünülen HIRİSLAM/KHIRISLAM isimli karma dinin bayrağını taşıyor ve birilerince kendisine elbette yardım ediliyor. Örneğin, Kıbrıs (K1) ile başlatılan “Ver de kurtul!” politikası, apaçık bir yardımlaşma/dayanışma değil midir? Aynı politika, Kerkük (K2) için de uygulandı, oradaki Türkmenler diskalifiye edildi ve Kürdistan (K3) için düğmeye basıldı. Irak Kürdistanı oluşturuldu, sırada Suriye Kürdistanı var, sonra İran Kürdistanı, en nihayetinde ise Türkiye Kürdistanı (New Asia). (Diğerleri SU+PETROL için gerekli iken, İran Kürdistanı, doğrudan İsrailoğulları’nın çıkış noktasıdır, dolayısı ile “tarihi” önemi vardır.) Yine aynı plan bağlamında; Türkiye’yi, Ermenistan ile birlikte AB’ye almaya karar verildi. (Nedense Azerbaycan’ı kimse düşünmüyor!) Ermenistan ile beraber AB’ye girdiğimiz anda, AB üyesi ülkeler arasında serbestlik olduğundan, Doğu Anadolu Bölgesinde, büyük ölçüde toprak el değiştirmeleri yaşanacak. “Parayı veren düdüğü çalar,” misali, gün geçtikçe alım gücü azalarak fakirleşen halkımız, topraklarını satmak zorunda kalacak. (Yakın tarihi hatırlayanlar, İsrail’in nasıl kurulduğunu bilirler.) Zaten, Güney Doğu Anadolu Bölgesinde, GAP ismi ile kimlere satışlar yapıldığı ortada değil midir? (Sadece İshak Alaton ve Üzeyir Garih isimlerini search etmek yeterlidir.) Peki yardımlaşma/dayanışma bu kadarla kalıyor mu? Fethullah Gülen Katolik Cemaatinin başı Papa ile görüşedursun, Abdullah Gül(yakuboğlu) da Ortodoks Cemaati ile haşır neşir oluyor. Ancak, Ortodokslara taviz verdiğimiz için, Katoliklerin lideri Papa, Türkiye’ye tavır alıyor ve Türkiye’nin AB’ye girmesine soğuk bakıyor. Medyada çıkan haberlere göre bu böyle! İnandık mı? Peki gerçek nedir? Hristiyan Katoliklerin merkezi nasıl Vatikan ise, İstanbul da Hristiyan Ortodoksların merkezi yapılıyor. Ve Vatikan nasıl bağımsız bir devlet ise, İstanbul da bağımsız bir devlet (Konstantinopolis) haline getiriliyor: Bir tarafta Doğu Roma, öte tarafta Batı Roma. Ah şu “Ver de kurtul!” sloganı yok mu, insanlara neler yaptırıyor, değil mi? Ve bir kelimenin altında neler (koskoca bir aysberg) yatıyor! Elbette birilerine de misyonlar/görevler yükletiliyor. Fakat görev, yani sorumluluk yükletilirken, yetkiler topyekün verilmiyor. İpler hep başkalarının elinde kalıyor! Ve (özel ya da resmi) Milli Sermâyemiz, göz göre göre, yine taşeronlar aracılığı ile, Siyonist Sermayeye peşkeş çekiliyor. "

· Lütfen bu haberi puanlamak için bir saniyenizi ayırın: Seçenekler Yazdırılabilir Sayfa Bu Haberi Arkadaşına Gönder

İlgili Konular

SALMON-NEASİA ve 3K
AGEZ; “Zazalar” deniyor, ayrıca bkz Ari Kabilesi ve dikkat ediniz: AGEZ, ACZMENDİ hâreketinin tâ kendisi. Çift (Şeyh ve Nûrsî) Saîd(ler) ile başlayan, hatta kurguları çok daha önceye dayanan gizli projenin, bacaklarından sadece biri.

SALMON; Süleymancılık hareketinin ta kendisi.

NEASİA; Neo/New (Yeni) Asia (Asya) yani Arzu Mevud ideasının en önemli bacağı. Her ne kadar başındaki isim Mehmet Kutlular görünse de, Fethullah Gülen bayrağı çoktan devraldı.

Devralınan bayrağın nerelere taşınacağını anlayabilmek için, bilinmesinde fayda var: Geçtiğimiz yıl Mehdiliğini açıklayacakken iki yıl erteleyen Fethullah Gülen’in, yakın gelecekte peygamberleştirilmesine (Üç Dîn'in ortak PAPAsı seçilmesine) kimse şaşırmasın.

“Dinler Arası Diyalog” misyonu/görevi yükletilen Fethullah Gülen, uzun vadede kurulması düşünülen HIRİSLAM/KHIRISLAM isimli karma dinin bayrağını taşıyor ve birilerince kendisine elbette yardım ediliyor.

Örneğin, Kıbrıs (K1) ile başlatılan “Ver de kurtul!” politikası, apaçık bir yardımlaşma/dayanışma değil midir?

Aynı politika, Kerkük (K2) için de uygulandı, oradaki Türkmenler diskalifiye edildi ve Kürdistan (K3) için düğmeye basıldı.

Irak Kürdistanı oluşturuldu, sırada Suriye Kürdistanı var, sonra İran Kürdistanı, en nihayetinde ise Türkiye Kürdistanı (New Asia).

(Diğerleri SU+PETROL için gerekli iken, İran Kürdistanı, doğrudan İsrailoğulları’nın çıkış noktasıdır, dolayısı ile “tarihi” önemi vardır.)

Yine aynı plan bağlamında; Türkiye’yi, Ermenistan ile birlikte AB’ye almaya karar verildi. (Nedense Azerbaycan’ı kimse düşünmüyor!)

Ermenistan ile beraber AB’ye girdiğimiz anda, AB üyesi ülkeler arasında serbestlik olduğundan, Doğu Anadolu Bölgesinde, büyük ölçüde toprak el değiştirmeleri yaşanacak. “Parayı veren düdüğü çalar,” misali, gün geçtikçe alım gücü azalarak fakirleşen halkımız, topraklarını satmak zorunda kalacak. (Yakın tarihi hatırlayanlar, İsrail’in nasıl kurulduğunu bilirler.)

Zaten, Güney Doğu Anadolu Bölgesinde, GAP ismi ile kimlere satışlar yapıldığı ortada değil midir? (Sadece İshak Alaton ve Üzeyir Garih isimlerini search etmek yeterlidir.)

Peki yardımlaşma/dayanışma bu kadarla kalıyor mu?

Fethullah Gülen Katolik Cemaatinin başı Papa ile görüşedursun, Abdullah Gül(yakuboğlu) da Ortodoks Cemaati ile haşır neşir oluyor.

Ancak, Ortodokslara taviz verdiğimiz için, Katoliklerin lideri Papa, Türkiye’ye tavır alıyor ve Türkiye’nin AB’ye girmesine soğuk bakıyor.

Medyada çıkan haberlere göre bu böyle! İnandık mı?

Peki gerçek nedir?

Hristiyan Katoliklerin merkezi nasıl Vatikan ise, İstanbul da Hristiyan Ortodoksların merkezi yapılıyor. Ve Vatikan nasıl bağımsız bir devlet ise, İstanbul da bağımsız bir devlet (Konstantinopolis) haline getiriliyor: Bir tarafta Doğu Roma, öte tarafta Batı Roma.

Ah şu “Ver de kurtul!” sloganı yok mu, insanlara neler yaptırıyor, değil mi? Ve bir kelimenin altında neler (koskoca bir aysberg) yatıyor!

Elbette birilerine de misyonlar/görevler yükletiliyor. Fakat görev, yani sorumluluk yükletilirken, yetkiler topyekün verilmiyor. İpler hep başkalarının elinde kalıyor!

Ve (özel ya da resmi) Milli Sermâyemiz, göz göre göre, yine taşeronlar aracılığı ile, Siyonist Sermayeye peşkeş çekiliyor.