Popüler Yayınlar

Sayfalar

12 Temmuz 2009 Pazar

Filistin'deki Ateşkesin Bitişi

Filistin'deki Ateşkesin Bitişi

Filistin'de direniş örgütleri 29 Haziran 2003 tarihinde ateşkes ilan ettiler. Bu ateşkesin iki önemli amacı vardı. Birincisi: İsrail işgal devleti tarafından dayatma yoluyla işbaşına getirilen Mahmud Abbas hükümetinin uygulamalarının Filistinliler arasında bir fitneye yol açmasının önlenmesiydi. Çünkü işgal devleti, dayatma yoluyla başbakan yaptığı Mahmud Abbas'tan ve yine dayatma yoluyla İç işlerinden sorumlu devlet bakanı yaptığı Muhammed Dahlan'dan Filistinlilerin eylemlerini durdurmalarını, bunu başarabilmek için gerektiğinde saldırılar düzenlemelerini, tutuklamalar yapmalarını ve her türlü şiddet metotlarını kullanmalarını istiyordu. Abbas ve Dahlan da bu konuda İsrail'in isteklerini yerine getirmeye yatkın görünüyorlardı. Böyle bir şeyin ise Filistinliler arasında fitneye yol açması ihtimali vardı. İşte bu ihtimale karşı fitnenin önüne geçilmesi amacıyla hadiselerin belli bir mecraya oturabilmesi için ateşkesin kabul edilmesi uygun görüldü. İkinci amaç ise İsrail zindanlarındaki tutsakların tamamının serbest bırakılmasının sağlanmasıydı. Zaten ateşkes de şartlı olarak kabul edilmişti. İsrail'in Filistinlilere yönelik tüm saldırılarını durdurmasının ve zindanlardaki tüm tutukluları serbest bırakmasının şart koşulduğu ateşkes açıklamasında vurgulanmıştı. Ancak İsrail işgal devleti Filistinlilerin ateşkesi kabul etmelerini bir tür yenilgi ilanı olarak algıladı. Bu yüzden Filistinlilerden ateşkese şartsız bir şekilde uymalarını isterken kendisi saldırılarını devam ettirdi.

Filistinli direniş örgütleri ateşkes şartlarına mümkün mertebe uymaya çalıştılar. Özellikle HAMAS, ileri sürdüğü şartların gerçekleşmesi ve amaçlananların tahakkuk etmesi için ateşkese hassasiyetle uymaya çalıştı. Ama ne yazık ki İsrail işgal devleti zikrettiğimiz sebepten dolayı ateşkese gereği gibi bağlı kalmadı. Sonuçta işgalci askerler 8 Ağustos 2003 tarihinde Nablus'un el-Asker mülteci kampında HAMAS'ın askeri kanadına mensup iki mücahidin bulunduğu bir eve baskın düzenleyerek evi etraftan kuşatmaya aldılar. İşgalci askerlerin kuşatmadan sonra başlattıkları silahlı saldırı karşılıklı çatışmaya sebep oldu ve çatışmada evde bulunan iki direnişçi şehit edildi. İşgalcilerden de bir asker öldürüldü. İşgalciler daha sonra olay yerine toplananlara da gazla ve silahlarla saldırmak suretiyle onlardan da iki kişinin ölümüne sebep oldular. HAMAS bu olay üzerine yaptığı açıklamada, ateşkese bağlılıklarının İsrail'in saldırılarına sessiz kalmalarını gerektirmediğini vurguladı ve Nablus'taki saldırıya cevap vereceğini bildirdi. Nitekim saldırıya biri el-Fetih'in diğeri de HAMAS'ın askeri kanadı tarafından gerçekleştirilen iki ayrı şehadet eylemiyle cevap verildi. Bu eylemler İsrail'e, hem Filistinlilerin ateşkes ilanlarının bir yenilgi ilanı olmadığını, hem de yaptığı saldırılarının karşılıksız kalmayacağını gösterdi.

Bu olaylarla birlikte en çok ilgi çeken şey de uluslararası Siyonizm tarafından güdülen medya organlarının tutumu oldu. Bu medya organları Nablus'un el-Asker mülteci kampında gerçekleştirilen katliam karşısında sessiz kalmayı tercih ederken, bu katliama cevap amacıyla gerçekleştirilen eylemler karşısında "Filistin'de ateşkes bozuldu" yaygarasını kopardılar. Bunu yaparken İsrail işgal devletini yine temize çıkarmayı ve sürekli hedef gösterilen Filistin tarafını bütün sorumluluğu yüklenmesi gereken taraf olarak göstermeyi amaçlıyorlardı.

Söz konusu eylemler dediğimiz gibi İsrail işgal devletinin saldırılarına cevap niteliği taşıyordu ve HAMAS yine ateşkese bağlı olduğunu ilan etti. Bu, işgal güçlerinin yeni saldırılar düzenlememesi durumunda ateşkes uygulamasının devam edeceğini gösteriyordu. Ama ne yazık ki işgal devleti saldırgan tutumunu değiştirmedi ve bu kez el-Halil'de İslami Cihad Hareketi'nin askeri temsilcisini şehit etti. Bu saldırının ardından da yine HAMAS'ın askeri kanadı tarafından Kudüs'te büyük bir eylem gerçekleştirildi ki bu da İsrail saldırısına bir "misilleme" idi. Kudüs'teki eylem İsrail'e oldukça ağır darbe vurdu. Çünkü 20 kişi ölüp, 120 kişi yaralanırken güvenlik problemi yeniden başlamış oluyordu ki İsrail açısından asıl önemli olan da işin bu cihetiydi. Oysa İsrail saldırgan tutumunu sürdürmeseydi, yeniden şiddete başvurma yolunu seçmeseydi belki ateşkes belirlenen sürenin sonuna kadar devam edecekti

İşgal devletinin başbakanı Şaron, Kudüs'te yaşanan olayın ardından muhtelif saldırılar gerçekleştirdi. En önemli olanı da HAMAS'ın siyasi kanadının en önemli liderlerinden olan İsmail Ebu Şenneb'in şehit edilmesi oldu. İsmail Ebu Şenneb, Filistin'de sadece HAMAS tabanı tarafından değil tüm kitle tarafından sevilen, hürmet edilen önemli bir liderdi. Aynı zamanda Filistinlilerin saflarında birlik ve bütünlüğün sağlanmasında, fitne girişimlerinin önlenmesinde çok büyük rol oynamıştır. İşgal devletinin bu saldırısının ardından Filistin'deki tüm gruplar artık ateşkesin kesin olarak sona erdiğini ve İsrail hedeflerine yönelik eylemlerin yeniden başlayacağını bildirdiler.

Filistinliler açısından belli hedefler doğrultusunda kabul edilen ateşkes aslında İsrail işgal devleti açısından da bir fırsattı. En azından bu fırsatı değerlendirerek, güvenliğin ortadan kalkmasının doğurduğu birtakım problemleri halledebilirdi. Ama o yine saldırganlığı ve şiddeti tercih etti. Esirler konusunda ise sürekli oyunlar oynamaya çalıştı. Bu oyunlarıyla hem Filistinlileri hem de dünya kamuoyunu yanıltmaya gayret etti. Zindanlarına, zulüm yoluyla, ev baskınlarıyla sekiz bin Filistinliyi doldurmuş olmasına rağmen onlardan sadece 399 kişiyi serbest bırakmak suretiyle esirler dosyasını kapatmak istedi. Oysa Filistinlilerin ateşkes şartlarından biri tutsakların tümünün şartsız olarak serbest bırakılmasıydı.

İşgal devletinin bir taraftan şiddeti öbür taraftan da siyasi numaralar metodunu tercih etmesinin kendisini daha çok sıkıntıya sokacağını düşünüyoruz. Bu dünyada hiç kimsenin saltanatı ebedi değildir. İsrail işgal devleti gücünü Amerikan emperyalizminden almaktadır. Ancak Amerikan emperyalizmi Sovyet emperyalizmi gibi çöküşe gitmektedir. Biz Allah'ın izniyle Filistin direnişinin kazanacağına ve Filistin toprakları üzerindeki haksız Siyonist işgalin sona ereceğine inanıyoruz. Bazıları için bu belki hayal gibi görünebilir. Ama unutmamak gerekir ki hiç kimsenin gücü Allah'ın gücünün üstünde değildir ve Allah, Amerika gibi nice saltanatları tarihin çöplüğüne atmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Timurtaş hoca, Timurtaş uçar hoca efendi,laik dü,zen,kominist gençler,timur taş hoca mp3,timr taş hoca video izle,yeni sohbetler,deccal,şeytan ,cin,peri,hurafe,yecüc-mecüc,kimdir,yaratılış gayesi,insandaki deha