Popüler Yayınlar

Sayfalar

8 Temmuz 2009 Çarşamba

ateizm tarihi

Resim küçültülmüştür.Tam boyutlarını görmek için tıklayın


Ateizm veya tanrıtanımazlık, tanrı veya tanrıların varolmadığını kabul eden ve dinsel öğretiyi kabul etmeyen felsefi görüş. Bu fikri savunanlara ateist veya tanrıtanımaz denir. Ateizm, tanrı inancının yanısıra diğer metafizik inançları ve tüm ruhani varlıkları da reddeder.[1]

Ateistlerin hepsini dinsiz olarak nitelemek mümkündür. Ama dinsizlerin hepsini ateist olarak nitelendirmek deizm denilen akım gözönünden kaçırıldığı için yanlış olacaktır. Budizm gibi, politeist Brahmanizm kökenli din ya da uzakdoğu felsefeleri de günümüzde çoğunlukla ateist olarak bilinmekle birlikte, bu fikir baştan aşağı yanlıştır. Çünkü budizm'de sadece "yaratıcı" mahiyetinde bir tanrıya rastlanmaz. Oysa bütün budist mezhepleri yaratıcı olmayan ve evrenin işleyişine karışmayan ilgisiz tanrıların varlığını kabul etmektedir. Bu bağlamda ateizm ile dinsizlik yakın bir organik ilişki içerisindedir.

Ateizm, evrenin nasıl oluştuğunu veya işlediğini açıklayan değil, tanrı inancını reddeden görüştür. Ama ateistlerin çoğunluğu evrenin kökeni hakkında "kendiliğinden varlaşma" ya da "kararlı durum" görüşlerini savunmaktadır.

Ateist

Ateist, tanrı veya tanrıların var olmadığını kabul eden kişidir. Çoğu zaman yanlış ifade edildiği şekli ile tanrıyı inkar eden kişi değildir. Çünkü "inkar" varolan bir şeyin reddedilmesi anlamı taşır, oysa ki ateistlere göre tanrı varolmadığı için onun "inkar edilmesi" de yanlış bir terminolojik kullanım olacaktır.

Kendini ateist olarak tanımlayanların çoğu, tüm doğaüstü olgulara septik yaklaşırlar ve buna gerekçe olarak da tanrıların varlığına dair empirik ve teorik bulguların yetersizliğini gösterirler. Bir kısmı ise ateizmi felsefi, sosyal veya tarihi temellerde savunurlar. Kendini ateist olarak tanımlayanların bir kısmı hümanizm veya natüralizm gibi akımlara eğilim gösterseler de tüm ateistlere atfedilecek bir ideoloji veya davranış biçimi yoktur.

Kökenbilim

Ateizm kelimesinin kökleri Eski Yunanca'ya dayanır. "Atheos" (theos, Yunanca "tanrı" demek olup başındaki "a" ön takısı ile olumsuzluk belirtir.) "tanrısız" veya "tanrıya inançsız" demektir.

İngilizce'ye de Fransızca'dan gelen "athéisme" kelimesinin uyarlanışı "atheism" olarak 1587 civarında bu dile girmiş, Türkçe'ye de çok daha sonraları benzer şekilde uyarlanarak "ateizm" olarak alınmıştır. Ayrıca Türkçe karşılığı olarak belirlenen "tanrıtanımazlık" çok yaygın olmayan kullanım biçimdir.

Tarihçe

Ateizmin kökeni ilk dinlerin ve onların ortaya koyduğu tanrı düşüncesinin ortaya çıkışına kadar uzanır. Antik Çağ'da Yunan materyalizminin temsilcileri Demokritos ve Epikuros ateizmin en ünlü temsilcisidir. Orta Çağ'a gelindiğinde kilise ve ruhbanlığın dayattığı gericilikten ötürü hemen hiç kimse dinlerle çelişen düşüncelerini açıkça ortaya koyamamıştır. 18.yy burjuva aydınlanma çağında dine karşı tepkileri koyan düşünürler olduysa da, ateizm en parlak dönemini 19-20.yy da Feuerbach, Marx, Engels, Lenin ve diğer bütün diyalektik maddeci filozoflar ile yaşamıştır.

Dinlerin reddi

Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet'in en önemli ortak noktası ve en temel özelliği mutlak bir tanrıya olan inançtır. Her üç dinde de tanrının evreni yoktan var ettiği ve tüm yaratıklarının üzerinde mutlak hakimiyeti olduğu inancı vardır. Tanrının yaratıklarından olan insan ise yaratıcısına mutlak bağımlıdır, günahkardır ve hayatı, ancak tanrısının buyruklarını sorgusuz yerine getirdiği sürece bir anlam kazanabilir. Ateizmin çok çeşidi olmakla birlikte tüm kolları böylesi bir inanışı reddeder.[1]

Ateizm tanrının yanısıra tüm "ruhani varlıkları" da reddeder. Ruhani varlıklar dinî sistemlerin temel direklerini meydana getirdiği için buradan ateizmin tüm dinleri de reddettiği sonucu çıkar. Yani ateizm, Yahudi geleneğinden gelen dinlerin yanısıra Dinka ve Nuer gibi Afrika dinlerinin de, Roma ve Yunan medeniyetlerinin antropomorfik tanrılarının da, Hinduizm ve Budizmin ruhani kavramlarının da reddidir.[1]

Bununla birlikte çok geniş, tarihi, kültürel, bilimsel ve felsefi temelleri olan ateizmi sadece "tanrının ve dinlerin reddi" olarak tanımlamak yetersiz bir açıklama olur.

Ateizmin çeşitleri
Ateizm, tarih boyunca çok çeşitli şekillerde sınıflandırılmıştır.

Negatif ve pozitif ateizm

George H. Smith'in sınıflandırmasına göre ateizmin "negatif ateizm" ( ya da "zayıf ateizm") ve "pozitif ateizm" (ya da "güçlü ateizm") olarak iki çeşidi vardır.

Negatif ateizm, Tanrı'nın varolmasını prensip olarak mümkün görmekle beraber, varolduğuna dair hiçbir gerekçe bulunmadığı gerekçesiyle Tanrı'yı reddeder.

Pozitif ateizm ise, Tanrı'nın varolmasını mümkün görmez. (Bunu, Tanrı kavramının geçerli bir şekilde tanımlanmadığı, içinde çelişkiler taşıdığı veya absürd olduğu, vs. gibi gerekçelere dayanarak yapar).

Negatif ateizmde bir iddia yoktur, sadece bir red vardır. Pozitif ateizmde ise hem bir red, hem de bir karşıt iddia vardır. Negatif ateist Tanrı kavramına "Varolabilir, fakat varolduğu kanıtlanmadığı sürece bu iddiayı kabul edemem" şeklinde yaklaşır. Pozitif ateistin yaklaşımı ise, "Tanrı'nın varolması mümkün değildir" şeklindedir.

İkisi de sonuçta Tanrı kavramını reddetmek noktasında birleştiğinden, ateizm başlığı altında tanımlanırken ikisinin ortak noktası olan "Tanrı'ya olan inançsızlık" kullanılır. Çünkü bu inançsızlığın sebebi ne olursa olsun, ister delil yetersizliği, ister Tanrı kavramının anlamsızlığı veya absürdlüğü, isterse Tanrı kavramıyla hiç karşılaşmamış olmak olsun, hepsinin ortak noktası kişide Tanrı inancının varolmamasıdır.

Teizm ve Deizm

Teizm, her şeyden önce bir tanrı veya tanrıların var olduğu kabulünün üzerine kurulmuş bir düşünce yapısıdır. Teist görüşte, tanrı veya tanrılar yaratılmamışlardır, olmuş ve olacak her şeyi bilirler, sonsuz kudrete sahiptirler, zaman ve mekandan bağımsızdırlar, bilinen şeyler ile benzerlikleri yoktur. Teizmde çoğunlukla tanrı veya tanrıların evrenin işleyişine müdahale ettikleri inancı hakimdir.

Klasik teizm, anılan özelliklere sahip tanrı veya tanrıları kabul ederek her şeyi bu referans noktasından hareket ile açıklamaya çalışır.

Deizm düşüncesine göre de evren üstün, yüce bir varlık tarafından yaratılmıştır. Deizm'de, teizmin aksine, tanrının evrenin işleyişine müdahale etmediği fikri hakimdir.[2]

Felsefenin temel sorunu, maddecilik ve idealizm [değiştir]

Maddeci öğretinin geniş kitleler tarafından anlaşılmasına önemli katkıları olan Marksist filozof Georges Politzer maddeciliği, "...belli ilkelerden hareket ederek doğa olaylarını ve bunun doğal sonucu olarak toplumsal yaşamın olaylarını anlama ve yorumlama tarzı..."[3] olarak tarif eder.

Georges Politzer felsefenin temel sorununu "Ya madde (varlık, doğa) başı sonu olmayan, sonsuz ilktir, ve ruh (düşünce, bilinç) bundan türemiştir. Ya da ruh (düşünce, bilinç) başı sonu olmayan, sonsuz ilktir, ve madde (varlık, doğa) bundan türemiştir."[4] şeklinde özetler. Politzer'e göre burada birinci yanıt felsefi maddeciliğin temelini, ikinci yanıt ise felsefi idealizmden gelen bütün öğretilerin temelini oluşturur

Diyalektik maddeciliğin dünya ve toplumları açıklayıcı karakteri de ateizme destek olmaktadır. Diyalektik maddecilik açısından bilinç ve düşünce mekanist maddecilikte olduğu gibi tabiattan ayrı bir olgu değil tabiatın sonucu olarak görülür. Engels Tabiatın Diyalektiği adlı kitabında maddenin diyalektiği için "Hareketin en basit biçmi yer değiştirme, en üst şekli düşüncedir" şeklinde açıklama yapmıştır. Yani diyalektik maddecilik için önemli olan madde değil, maddenin oluş ve akışıdır. Bu da evrenin oluşumundan ilk canlının ortaya cıkışına canlı türlerinin ve sinir sisteminin evrimine , sonuç olarak hayvanlardaki basit şartlı reflekslerden,insanın beyin kabuğundaki refleks karmaşalarının düşünce ve kavramsal zekaya yol açışına kadar bir süreci öngörür.

Diyalektik maddecilik için milyonlarca yıllık niceliksel süreçler, bir kaç bin yıllık kısa niteliksel süreçlerle tamamlanmaktadır. Bu da ilk canlıların, evrim teorisi tarafından öngörülen cansız kimyasal maddelerde ki 2.5 milyar yıllık bir kimyasal-niceliksel evrim sürecinin, niteliksel kısa süreli bir sıcrama ile tamamlanması sonucu üreyen ve tepki verebilen ilk canlı protoplazmayı oluşturmasını ve yaşamın jeolojik devirler süresince nicelik değişimi ile nitelik sıcraması ikilemi içerisinde zamanla yayılımını bir tanrı ya da tanrılara gerek kalmaksızın oldukça doyurucu şekilde açıklamaktadır.

Aynı şekilde marksizmin tanrı düşüncesine ve dinlerin kökenine dair ortaya koyduğu yabancılaşma tezleri, kesin olarak ateizmi kanıtlamıştır. Dinlerin ilkel sınıfsız toplumda animizm şeklinde ilk belirişleri, daha sonra sınıfların ortaya çıkışı ile birlikte bildigimiz şeklini alışına, sömürücü sınıfların elinde afyon rolu görerek sömürülen ve ezilen kitleler üzerinde bir manevi baskı aracı olduşuna kadar tüm tezler, ateizmi desteklenebilir hale getirmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Timurtaş hoca, Timurtaş uçar hoca efendi,laik dü,zen,kominist gençler,timur taş hoca mp3,timr taş hoca video izle,yeni sohbetler,deccal,şeytan ,cin,peri,hurafe,yecüc-mecüc,kimdir,yaratılış gayesi,insandaki deha