Popüler Yayınlar

Sayfalar

8 Temmuz 2009 Çarşamba

ERMENİ KOMİTACILARIN OSMANLI İLE İLGİLİ ALDIĞI KARARLAR

ERMENİ KOMİTACILARIN OSMANLI İLE İLGİLİ ALDIĞI KARARLAR

HABERİ YAZAN: admin in HABERLER

Sayın ziyaretçi Osmanlı Devleti o kadar güzel kayıtlar tutmuş ki bugün ermeniler bile bunları bildiği için işe tarihçileri sokmuyor.İşi siyaset yoluna sokuyorlar eğer tarihe bırakırlarsa ellerindeki var olan tek yalanları da yok olacak.Buyrun Osmanlı kayıtlarından alınan Ermenilerin gizli kararları:

Osmanlı Orduy-u Hümayunu Başkumandanlığı Vekâleti Şube
Numara Birinci formadan “mabad” (Birinci formanın sonu)

Türkiye’nin an-ı izmihlâli (yok olma anı) yaklaştığı her tarafta ilana başlanıldı. İstanbul’da akdedilen büyük kongrenin netayicini (sonuçlarını) bildirmek ve icap eden tertibatı ittihaz etmek (almak) üzere Mebus Papasyan ile Viremyan Erzurum’a geldiler. Kafkasya’dan vürud eden (gelen) Taşnak murahhasları (delegeleri) dahi hazır olduğu halde Erzurum’da büyük bir içtima akdettiler (toplantı yaptılar).

Rusların Memalik-i Osmaniye’den (Osmanlı ülkelerinden) zapt edecekleri araziyi Ermenilere vererek. istiklallerinin temin alınacağı hakkında Ruslarla tespit edilen suret-i itilaf (uyuşma şekli) Erzurum içtimaında tezekkür edildi (konuşuldu). Kongre Rus-Er-meni itilafını tasdik ve hulasaten atideki mevad (özetle aşağıdaki maddeler), komitelere bildirilmek üzere taht-ı karara (karar altına) alındı.

7 - Harp ilanına kadar sükûnet ve itaatlarını muhafaza etmek (korumak), fakat; bu zaman zarfında Rusya’dan gelecek ve dahilden tedarik olunacak silahlarla mücehhez bir hale girmek;

2 - Harp ilan edilirse Türk Ordusu’ndaki Ermeni efradı (erleri) silahlarıyle Rus Ordusu’na iltihak etmek (katılmak);

3 - Türk Ordusu ilerlerse sükûneti muhafaza etmek;

4 - Türk Ordusu ricat eder veyahut ilerleyemeyecek bir hale gelirse çeteler derhal ordu gerisinde-ellerindeki program veçhile-hal-i faaliyete geçmek. Kongre mukarreratı nı (kararlarını) ittihaz ettikten ve dağıldıktan sonra Mebus Viremyan, Erzurum Valisi nezdine (yanına) giderek, atideki teklifatta (aşağıdaki önerilerde) bulundu :

“Hükümet-i Osmaniye Rusya’ya ilan-ı harp ettiği takdirde ve Osmanlı Ordusu’nun Kafkasya’ya tecavüzü halinde, oradaki Ermenilerin Türklerle tevhid-i mesai etmelerinin (birlikıe çalışmalarının) teminini propaganda etmek üzere Hükümet-i Osmaniye’nin Ermenistan’ın teşkiline dair vaad-i kavide bulunması (sağlam söz vermesi) ve vaadini bilfiil izhar etmesi (eylemli olarak göstermesi) lazımdır.”

Viremyan yukarıdaki dört nuddelik kongre mukarreratını imza ettikten ve kongre-yi dağıttıktan sonra “Erzurum” valisine olan bu sureti müracaatı iki gayenin istihsali (elde edilmesi) maksadına mebni idi:

1 - Hükümet-i Osmaniye galip geldiği takdirde amal-i milliyeyi istirdat (ulusal emelleri kurtarmak;

2 - Hükümet-i Osmaniye’yi iğfal ile (yanıltarak) Ermeni teşkilat-ı hafiyesinin (gizli örgütünün) tarassut ve tecessüsten masuniyetinin (gözetleme ve araştırılmadan ko-runmasının) temini.

Viremyan ve Paparyan Erzurum’daki işlerini bu suretle hallettikten sonra Taşnak komitesi rüesasından (reislerinden) birkaçı ile Muş’a tabi “Çankeli” Manastırı’na giderek etraftaki Ermenileri davet ile kongre mukarreratını tebliğ ettiler. Papasyan, Muş ve civa-rını idare etmek üzere Muş’ta kaldı. Viremyan rüfekasiyle (arkadaşlarıyla) Van’a gitti.

Üçüncü Ordu’da yukarıda cereyan eden mukarrerat istihbar ediliyor (duyuluyor). Vali ve maiyyet kumandanlarına müteyakkız (uyanık) bulunulması emir ve tenbih olu-nuyor.

İlan-ı harbe kadar Ermenilerin Rusya’da ve Türkiye’de ittihaz ettikleri tertibat (aldıkları önlemler) hakkında Üçüncü Ordu’ya vürud eden malumat :

1 - Hudut şarkındaki “Rusya dahilinde” kura ve kasabatta (köyler ve kasabalar-da) bulunan İslam haneleri taharri edilerek (aranarak) silahlar müsadefe olunuyor (zorla alınıyor) ve bu silahlar Ermenilere tevzi olunuyor (dağıtılıyor).

2 - Hudut garbında “Türkiye dahilinde” ve hasseten (özellikle) hududa civar (yakın) kura ve kasabatta bulunan Osmanlı Ermenilerini teslih etmek (silahlandırmak) üzere “Oltu”, “Sarıkamış”, “Kağızman”, “Iğdı” mevaküne külliyetli esliha (mevkileri-ne çok miktarda silahlar), cephane ve bomba depo edilmekte olduğu; “Van” ve “Bitlis” vilayetine tevzi edilecek esliha (dağıtılacak silahlar) ile atiyen ahzedilecek tertibatın tekarrürü (gelecekte alınacak önlemlerin kararlaştırılması) için Rus generallerinden Loris Milikof’un oğlunun, yanında Taşnak rüesasından Melkon ve Ohannes olduğu halde “Abaga” tarikiyle (yoluyla) 27 Eylül 330 (10 Ekim 1974)’da Van’a gittikleri haber alını yor.

3 - Rusya nın İran konsolosları, İran’daki Ermenilere de Türkiye’den zaptedile-cek mevkide (yerlerde) Ermenistan tesisi vaadinde bulunarak, İran Ermenilerini ve has-saten “Rumiye” ve “Selhas”daki Ermenileri teslih ile hudut dahiline sevk ettikleri anla-şılıyor.

4 - Kafkasya ve Türkiye Taşnak komitesi rüesasından bir kısmı, hudut civarında ber-vech-i ati (aşağıdaki) sürette Ermeni çete teşkilatını vücuda getiriyor.

.a. Kısm-ı azamı (büyük kısmı) “Pasinler”, “Erzurum”, “Eleşkirt”, “Hınıs”. Malaz-girt Ermenilerinden ve asker firarilerinden olmak üzere altı bin Ermeniyi Kağızman’da içtima ettirerek Rus hükümeti tarafından teslih (silahlandırıp) ve Rus memurini (memur-ları) ve Ermeni rüesası vasıtasiyle ahali-i müsellehadan (silahlı ahaliden) da tekâlif-i har-biye (savaş yükümlülüğü) suretiyle iaşeleri alınarak üç bin beş yüzünün İran Azerbaycanı’ na 18 Teşrinievvel 330 (31 Ekim 1914)’da gönderildiği ve mütebakisinin (geri kalanının) Kağızman’da kaldığı tahakkuk ediyor.

b. “Oltu”, “Kars”, “Sarıkamış”tan ve Trabzon vilayetinden firar eden Ermeniler-den bin beş yüz kişilik bir süvari çetesi teşkil olunarak bunun bini “Bayezid” ve havalisi-ne geçmek üzere “Iğdır” mıntıkasına ve beş yüzü de “Hodicor’ mıntıkasına gitmek üze-re Oltu’ya gönderildiği mevsukan istihbar ediliyor (gerçek olarak haber alınıyor).

c. Kısm-ı azamı “Bayezid”, “Van” ve “Bitlis” Ermenilerinden ve asker firarilerin-den ve Iğdır havalisi Ermenilerinden olmak üzere altı bin Ermeninin Iğdır’da tecemmü ederek (toplanarak) çete halinde tefrik ve taksim olunarak (ayrılıp ve bölünerek) teslih edildikleri Rus hudut bölükleri efradından iltica eden Ruslarla ve menabi-i saireden (di ğer kaynaklardan) alınan malûmatla sübut buluyor (meydana çıkıyor).

d. Makû’nun “Koni” cihetlerinde bulunan “Biyecek” Kilisesi’nde Ermeni çete teşkilatının icra edilmekte olduğu ve Selhas’ta teşkil olunan çetelerle “Van”a gelecekle-rinin tahakkuk ettiği anlaşılıyor.

5 - “Kars”, “Sarıkamış”, “Kağızman” mıntıkalarında teşkilata memur olanların meşhur Ermeni sergerdelerinden “Antranik”, Bayburdlu “Erşan”, Bitlisli “Aram”; Iğdır ve havalisindeki teşkilata memur olanlar da Erciş’te öteden beri eczacılık eden eczacı “Rupen Mığırdıçyan”. “Toros Karakaşyan”, “Portakalyan” ve Bayezid Taşnak Muah-hası “Surpin” olduğu tebeyyün ediyor (anlaşılıyor).

6 - Türk Ordusu’nun ahval ve harekatından daimi surette Rus Ordusu’nu haber-dar etmek üzere Trabzon’da, Erzurum’da, Muş’ta, Bitlis’de, Van’da ve daha gerilerde de Sivas’ta ve Kayseri’de birer casus bürosunun teşkil kılındığı tahakkuk ediyor.

7 - Hudut’tan geçirilen esliha ve mevadd-ı nariyeden (ateşli maddelerden) fazla kalanlarının Karahisar, Sivas, Kayseri depolarına idharı (depolandığı) anlaşılıyor.

8 - Sahilden icap eden mevadd-ı hariye ve infılakiyenin Türkiye’ye idhalini temin ve Karadeniz sahilinin T’ürklere ait kısmındaki Rum ve Ermenilerden istifade ile ihtilal ve kıyamı (ayaklanmayı) temin etmek ve Türk Ordusu’na dair vasi (geni;) malümat alınmak üzere Batum’da Rus, Ermeni ve Rumdan mürekkep (oluşan) olmak üzere bir icraat ko-mitesinin teşekkül ettiği tebellür ediyor (beliriyor).

a. Rusya ile ilan-ı muhasamata (harp ilanına) kadar Türkiye dahilindeki Ermenilerin tavır ve hareketine dair Üçüncü Ordu’nun o zamana ait dosyalarında hulasaten (özetle) şu gibi vakayie (olaylara) tesadüf edilmektedir.

1 - Ermenilerden kınunen silah alnna gelmeleri iktiza eden (gereken) efntnn Kıradeniz sahilinde Hopa-Erzurum~Hınıs-Van hattı şarkındaki kura ve kısabacnki Ermenilil olmak üıere hududun;arkına geçtikleri görülmektedir.

2 - Dördüncü İhtiyat Süvari Fırkası’nın (Tümeni’nin) tecemmü mıntıkası (toplan-ma bölgesi) olan Yağan Işığı-Yanan Köprüköy hanına gittiği 20 Eylül 330 (3 Ekim 1914)’da Köprüköyü’nde Manuk oğlu Ovanis‘in hanesinde ve Yağan’da Papas’ın bulunduğu hanede külliyetli (çok sayıda) Rus silahı meydana çıkarıyor. Ve aynı zamanda Hasankale’de de birkaç hanede depo edilmiş Rus eslihası bulunarak failleri divan-ı harbe tevdi olunuyor ki kongre mukarreratının birinci faslı tezahür ediyor.

3 - Yumra Nahiyesi’nin İzaska Karyesi’nden Ekşi oğlu Strak, veled-i Aralik’in kumandası altındaki yirmi beş kişilik çete ile Hodicor mıntıkasında tenha yerlerde tesa-düf ettikleri İslamları katlettikten sonra 5 Teşrinievvel 330 (18 Ekim 1914)’da Trabzon’ dan Erzurum’a gelmekte olan postaya Gümüşhane civarında taarruz ederek, sürücüyü katl ve postayı gasbla savuştuğu ve takibat neticesinde avenesinden (yardımcılarından) birkaç kişi elde edilerek, divan-ı harbe tevdi edildiği ve bunların yukarıda zikredilen Oltu’ya gelen çete efradından oldukları tebeyyün ediyor (belli oluyor).

4 - “Hehas”, “Kötek”, “Mecingerd”, “Pasin Kara Kilisesi”, “Gürcü Bulak” ve daha cenubundaki hudut karakollarımızın karşısında bulunan Rus postaları yerine Erme-ni çete devriyelerinin kaim oldukları görülüyor ve Pasin Kara Kilisesi Hudut Taburu’ndan silahı ile firar eden Malatyalı Keğork’un yirmi altı ile Gürcü Bulak cihetinden yap-tığı baskın ve Kötek Hudut Taburu’na Karaurgan cihetinden Ermeni çetelerinin yapmak istediği taarruz ve eczacı Rupen ile Bayezidli Sürpen’in “Moson” civarından beş yüz mevcutları ile yaptıkları baskınlar Rus ve Osmanlı ihtilafatının (anlaşmazlıklarının) bir an evvel hudusunu (meydana gelmesini) temin ve Rus Ordusu’nun piştarını (öncüsünü) teşkil edecekleri anlaşılmış idi.

5 - Kıtaatta bulunan ve hassetten hudut taburlarında ve hududa civar (yakın) bulunan kıtaattaki Ermeni efradından bir kısmının silahlariyle firar ettikleri ve Rusya’ya geçtikleri tahakkuk ediyor.

6 - Köylere tebdil-i hava (hava değişimi) suretiyle giden veyahut münferit suretle (tek olarak) yakalanan Müslüman askerlerinin Ermeni köyleri civarlarında katledildikleri görülüyor. Ve hatta Lazistan ve Havalisi Kumandanlığı’na merbut (bağlı) Mantelli Bataryası
Mülazım-ı
evveli Sabri Efendi’nin “Hosmasa” Karyesi’nde ikamet etmekte olduğu hane sahibi Ermeni Bedros tarafından suret-i feciada (korkunç şekilde) parçalanarak evin bahçesine gömüldüğü ve bir hafta sonra meydana çıkması üzerine Bedros’un derdes-ti (yakalanması) için giden jandarmalara istimal-i silahla, yakalanacağı anlaşılır anlaşılmaz intihar ettiği tahakkuk ediyor. Bu suretle rüfeka-yı melaneti (suç ortakları) meyda-na çıkamıyor.

Bu ve buna mümasil (benzeyen) birçok vekayi-i münferide (tek tük olaylar) taad-düt ve tekessür (çoğalıp artıyor) ediyor.

Yukarıdan beri tadad edilegelen (sayılan) ihzarat ve tertibattan (hazırlık ve düzenden) dahilde büyük bir hareket-i ihtilaliyenin (ihtilal hareketinin) hazırlanmakta olduğu Üçüncü Ordu’ca anlaşılmış idi. Esasen tertibat-ı ihtilaliyenin uzun zamandan beri lazım gelen mahallerde ihzar edildiği (hazırlandığı) ve muktezi esliha (gerekli silahlar), mevadd-ı nariye (ateşli maddeler) ve infılakiyenin (patlayıcının) idhar edilmekte (depo-lanmakta) olduğu cereyan-ı halden istidlal ediliyordu (kanıtlarla anlaşılıyordu). Aşağıda sırası geldikçe zikredileceği veçhile vilayat-ı şarkiyede (doğu illerinde) başlıca ihtilal merakizi (merkezleri); “Van”, “Bitlis”, “Erzurum”, “Karahisar”, ve ikinci derecede ol-mak üzere “Sivas”, “Kayseri, “Diyarbekir” intihap (seçilmiş) ve buralarda müfettiş-i umumiler, harp kumandanları, çete reisleri tayin ve tesbit edildiği ve seferberlik ilanında bütün Taşnak şuabatına (şubelerine), on üç yaşına kadar olan erkeklerin komiteye aza (üye) kayıt ve teslih edilmeleri emir ve tebliğ olunduğu Sıvas vakayii akabinde (olayları sonrasında) Ermenilerin divan-ı harbdeki ikrarlarından (itiraflarından) anlaşılmış idi.

Merkez-i ihtilal olan mevaki (yerler) tetkik edilecek olursa menzil hututunun (ik-mal hatalarının) geçmekte olduğu başlıca nukatın (noktaların) intihap edilmiş olduğu gö-rülür. Esasen Hükümet-i Osmaniye ilan-ı seferberide (seferberlik ilanında) jandarma kuv-vetinin büyük bir kısmını seyyar orduya almış, Kürt menatıkı (bölgeleri) ikinci sınıf jan-darmalara terk etmiş idi. Vuku bulacak ihtilal, ordudan bir kısım kuvvetin Kürtlere sev-kini istilzam edecek ( gerektirecek) ve hatta denilebilirki orduyu elim bir vaziyete sokacak idi.

Vaktaki Rusya ile ihtilafat (anlaşmazlıklar) başgösterdi ve Rus Ordusu’ndan bir kısım kuvvetin hududu tecavüz ettiği görüldü. Rus Ordusu’ndan bir Plaston Livasiyle (Tugayı ile) Birinci Kazak Süvari Fırkası’nı ve bunların ilerisinde ve Oltu, Sarıkamış, Kağızman mıntıkalarında teşekkül eden Ermeni çetelerinin yanına makinelitüfek, top terfık ederek (katarak) İd, Kötek, Pasin Kara Kilisesi, Bayezid istikametlerinde sürdü, Bu çeteler geçtikleri İslam köyleri emvalini (mallarını)nehib ve garet (çapul ve yağma),beşikteki çocuğuna varıncaya kadar katl ve imha ederek ilerliyorlardı.İrtikap ettikleri fecaat ve fezahatı(yaptıkları yürekler acısı edepsizlik ve alçaklığı) işiten gerilerdeki köyler kadın ve çocukları hanelerini haliyle terk ederek gerilere firar ediyorlardı. Az zaman zarfında Erzurum, Bitlis, Van birer merkez-i sefalet oldu. Esasen bu köylerdeki İslam ahalinin gençleri silah altına gelmiş; mütebaki (geri kalan) ihtiyar, kadın, çocuk ve aceze (düşkünler) de ya Ermeni zulüm ve vahşetine kurban olmuş veyahut gerilerde sefaletle terk-i hayat (ölmüş) eylemiş idi.

On Birinci Kolordu’dan gönderilen Ermeni mezalimi kaydedilecek. İkinci Şube henüz bulamadı. Üçüncü Ordu’nun müsveddesi Sadık Bey’dedir. Muhacirin Komisyonu’ ndan (Göçmenler Komisyonu’ndan) alınacak liste de buraya geçecektir.

İlan-ı harp zamanında Kafkas Cephesi’ndeki Osmanlı Ordusu’nun vaziyeti :

Üçüncü Ordu nizam-ı harbine (kuruluşuna) dahil olan kıtaat; Dokuzuncu, On Birinci ve Bağdat’dan gelecek olan On Üçüncü Kolordular’la Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü İhtiyat Süvari Fırkaları (Tümenleri) ve İkinci Nizamiye Süvari Fırkası ve teşkil olunacak Van ve Erzurum Jandarma Fırkaları’ndan ibaret olacak idi. Kısmen seferberlik-lerini ikmal eden bu kıtaat tamamen tahaşşüt (toplanma) mıntıkasına gelememişlerdi. Üçüncü Ordu nizam-ı harbine dahil olup yukarıda beyan olunan kıtaat, merbut bir nu-maralı krokide gösterildiği veçhile kısmen yürüyüşte ve kısmen de Erzurum ve civarında idi.

İlan-ı harbten on gün evvel Ordu, Başkumandanlık Vekaleti’nden aldığı emir üze-rine tahaşşüt mıntıkalarına gelmekte olan kıtaata kışı geçirmek üzere ikamet mıntıkaları tahsis etmiş ve vürud eden (gelen) kıtaat da ikamet mıntıkalarına (konuş bölgelerine) ha-reket etmiş idi. Buna nazaran hükümetin karar-ı siyasisi henüz meşkük (şüpheli) idi. Bir kış harbine girmek istemediği Üçüncü Ordu’ca anlaşılmış ve hudut civarında bulunup hicret (göç) etmek isteyen İslam köylerini mahallerine ve me’valarına (evlerine) avdete icbar eylemiş idi (geri dönüşe zorlamıştı).

Mesaib-i harbiyeyi (harbin musibetlerini) Türk arazisine nakletmek üzere yukarıda deh;şet verici olan Rus hareketi esnasında Üçüncü Ordu zikr ve beyan olunduğu vaziyet-te idi. Binaenaleyh Ruslar ilk hamlede Hasankale önlerine gelmeye muvaffak oldular. Bu vaziyette Üçüncü Ordu tecemmü-ü sevkülceyşini (stratejik toplanmasını) ikmal edinceye kadar Erzurum Kalesi’nden istifade etmek üzere hudut civarındaki kıtaatını geriye çeki-yor ve Erzurum önünde Höyükler Hattı’nda mukavemete karar veriyor. Fakat ileriye sür-düğü İkinci Nizamiye Süvari Fırkası’nın dört gün mukavemeti ve geriden hiçbir Rus ko-lunun ilerleyememesi ve keşfiyat neticesi Ermeni çetelerinden ve bir Plaston Livasiyle Kazak Süvari Fırkası’ndan ibret olan Rus kuvvetleri karşısında Üçüncü Ordu aksam-ı külliyesiyle (bütünüyle) ilerlemeye karar veriyor. Ve bu suretle ilerleyen Türk kuvvetleri tesadüf ettiği Rus kuvasını (kuvvetlerini) tepeleyerek “Zivin” mevzi-i müstahzarı (hazır-lanmış mevzii) önünde tevakkufa (durmaya) mecbur oluyor.

Bu zamana kadar Türk Ordusu’ndaki Ermeni zabit (subay), doktor ve efradının ve gerideki Ermeni milletinin tavır ve hareketine gelelim:

Erzurum şarkına kadar ilerleyen Ermeni çeteleri bilumum Ermeni köylerini ma aile (aileleriyle birlikte) Rusya’ya naklederek eli silah tutanlarını kendilerine iltihak ettirdi. Ve geri çekilirken yukarıda ber tafsil zikr ve beyan olunduğu veçhile (ayrıntılarıyla anlatıldığı üzere) İslam köylerini yakarak, yıkarak, ahalisini katlederek imha ediyorlardı. Türk Ordusu’ndaki Ermeni efradı (erleri) her fırsattan istifade ederek silahlariyle Rus Ordusu’na fırar ediyordu. Zabitleri (subayları) ve doktorları da birçok malümatla Rus Ordusu’na iltihakları görülüyordu. Ve muharebenin en buhranlı zamanlarında cephane, batarya ve ihtiyat mevaziinin (yedek mevzilerinin) işaretle düşmana irae edildiği (göste-rildiği) defaatla görülüyordu. Bu cümleden olarak Pazacur mevziinde Gümüşhaneli Ohannes oğlu Kirkor’un işaret ettiği görülmesi üzerine divan-ı harbe tevdiinde (verildi-ğinde) cürmünü bila tereddüt itiraf ediyordu. Bazı Ermeni efradının da muharebenin en şiddetli zamanlarında Türk efradını fırara teşvik ve bu sebepten avcı hatlarının bozul-dukları ekseriyetle görülüyor idi. Dahilde bulunan Ermeniler ise yaralı olarak gerilere sevk edilmekte olan münferit efradı katlden çekinmiyorlardı. Ve başkaca olarak Rus Ordusu’ndaki Ermenilerle mütemadiyen muhabere ettikleri ve ordumuzun vaziyet ve kuvvetinden daimi surette Rusları haberdar etmek ve kendilerinin ahzedecekleri (alacak-ları) vaziyeti takrir ve tayin etmek üzere casuslukta bulunuyorlardı. Bu gibi şifreli muha-berat casuslar üzerinde defaatla elde ediliyordu. Ezcümle hem Türk Ordusu’nun kuvvet ve vaziyetinden haber almak ve hem de Rusların Memalik-i Osmaniye dahilindeki Ermenilere silah ve cephane göndermekte olduklarına delil olmak üzere elde edilen vesaikin (belgelerin) birkaçını burada zikretmek faideden hali (boş, uzak) değildir :

Van’a gelmekte iken yakalanan “. . . ” namındaki şahsın ceketi astarı içine dikilmiş bir bez parçasının üzerine Ermenice Van Taşnak Komitesi’ne yazılmış bir mektubun aynen tercümesi:

Sevgililerimiz “Bu tabir alelumum komiteciler arasında bir hitaptır”

Mektubunuz zamanında alındı. Bizce ve sizce malum olan mal, arzu ettiğiniz tarik-le (yolla) size doğru yola çıkarıldı “Silah, cephane, bomba murat ediyor.” $imdi tehli-kesiz surette size mal göndermek güçtür. Yollar tutulmuş olduğu halde esasen hudutlarda müsademat (çarpışmalar) başlamıştır. Görünüşe nazaran bize doğru gelen harekatta buna iştirak etmiş olacaktır. Şekyager “dayı”, “Firar edip Bursa’da bulunan rüesanın nam-ı müstearıdır” (takma adıdır) tamamiyle o fıkri beslemiyor. Çünkü siz takdir etmiş veyahut işitmişsinizdir. O etrafımıza büyük mikyasta gayrı müteharrik (hareket edeme-yen) şeyler yerleştirmiştir. Hem bizim için, hem kendisi için, aynı suretle zi-hayat (can-lı) kuvvetler ve müteharrik (hareket eden) şeylerin vürudu (gelmesi) da devam ediyor.

Biz burada eşya arasında boğuluyoruz. Siz de orada ihtiyaç içerisindesiniz. Bu zaten tahammül olunamayacak vaziyettir. .. Derviş’in ölümü hepimize tesir etti. Eğer bizimki size serian (hızla) yetişmez ise saimizi (habercimizi) çabuk yola çıkarınız. Harekette olan kuvvetleri, ordunun “asker” cins ve numaraları hakkında yazınız. “Türk Ordusu’ ndan malumat talep ediyor.”

Arkadaşça selamlarla
Minaryan
Bize yazı yazmak için mürekkep gönderiniz… Zaten göndermiştiniz. M. “Komi-teler aralarında bunun bir şifre olduğu muhakkaktır. Çünkü Rusya da mürekkebe ihtiyaç yoktur.”

Diğer vesika ;

Mektupla haber aldık ki arkadaş Mihak “Sinom”un “10″ askerleriyle gelmiş ve bi-zim köye gelmek istiyormuş. Hem asker toplamak ve hem de bizi taharri etmek maksa-diyle takip ediyormuş. Biz boş yere elimizle evlerimize ateş vermeye muktedir değiliz. Ve çocuklarımızın emri altına girmek istemeyiz. Bize yardım için mademki sizin de mus-tahzar (hazır) kuvvetiniz yoktur, o halde biz cephanemizi köyde saklamalıyız, yahut siz de geliniz dağa çıkalım. Eğer etrafımızda çalışmak için yörük ve Rum varsa Revine de haber ver. Muavenete (yardıma) gelsin. Eğer olmazsa aksi takdirde bizim hükümete karşı duracak kuvvetimiz yok. Divanelik etmeyelim. Mart 1915

İmza : Heyet-i merkeziye

Bu vesaikten (belgeden) dahildeki Ermenilerin humma alud (ateşli surette) bir faaliyetle çalışmakta oldukları tahakkuk etmekte idi. Sarıkamış Muharebesi’ne kadar bu suretle Ruslara hizmette ve kendilerini teçhizde ve gerilerde her türlü müşkilatı ikaa (yapmaya) çalışıyorlardı. Türk Ordusu’nun kuvvetli olduğunu ve her tarafta Rusların hudut şarkına atıldıklarını da görüyorlardı. “Buraya Gevaş ihtilali forması girecektir.’

Binanaleyh umumi bir kıyama (ayaklanmaya) cesaret edimiyorlardı. Sırıkamış Muharebesi’nde mağlup olarak, iki numaralı krokide gösterildiği mevzie çekilen Türk Ordusu yüz otuz binden yirmi bin raddesine inmiş idi. Ordu’da başgösteren tifüs, baki-yetüssüyufu (arta kalanları) büsbütün imha ediyordu. Maa-haza (böyle iken) Ruslar da aynı akibete uğramıştı. Rus mukabil taarruzu durmuş, her iki taraf orduların ikmaliyle uğraşıyordu.

İşte bu sıralarda her tarafta Ermeni harekât-ı ihtilaliyesinin başlamak üzere oldu-ğu haberleri alınıyordu. Bundan maada komitecilerin maiyyetleriyle hududu geçerek, Van’a ve Bitlis’e dağıldıkları ve İslam köyleri arasında münferit bulunan Ermeni köyleri ahalisinin, toplu bulunan Ermeni köylerine hafiyyen (gizlice) taşındıkları ve bu tahliye edilen (boşaltılan) köylerde ancak ihtiyar ve malüllerin (sakatların) beray-i muhafaza (gizlenmek için) bırakıldıkları malûmatı alınıyordu.

Nihayet ilk harekat-i ihtilaliye “Bitlis” Vilayeti’nde başgösterdi. “Bitlis” Vilayeti’ nde komitelerin en muntazam ve kuvvetli teşkilatı “Muş”ta ve Van’a hem hudut olan “Hizan” Kazası’nın “Karkar” havalisinde idi. Gerek “Muş”ta ve gerekse “Hizan”da, on beş gün zarfında müteaddit mahallerde kıyam, asker ve jandarmaların itlafına (öldürülmesine) başlanıldı.

Bu vesaikten (belgeden) dahildeki Ermenilerin humma alud (ateşli surette) bir faaliyetle çalışmakta oldukları tahakkuk etmekte idi. Sarıkamış Muharebesi’ne kadar bu suretle Ruslara hizmette ve kendilerini teçhizde ve gerilerde her türlü müşkilatı ikaa (yapmaya) çalışıyorlardı. Türk Ordusu’nun kuvvetli olduğunu ve her tarafta Rusların hudut şarkına atıldıklarını da görüyorlardı. “Buraya Gevaş ihtilali forması girecektir.’

Binanaleyh umumi bir kıyama (ayaklanmaya) cesaret edimiyorlardı. Sırıkamış Muharebesi’nde mağlup olarak, iki numaralı krokide gösterildiği mevzie çekilen Türk Ordusu yüz otuz binden yirmi bin raddesine inmiş idi. Ordu’da başgösteren tifüs, baki-yetüssüyufu (arta kalanları) büsbütün imha ediyordu. Maa-haza (böyle iken) Ruslar da aynı akibete uğramıştı. Rus mukabil taarruzu durmuş, her iki taraf orduların ikmaliyle uğraşıyordu.

İşte bu sıralarda her tarafta Ermeni harekât-ı ihtilaliyesinin başlamak üzere oldu-ğu haberleri alınıyordu. Bundan maada komitecilerin maiyyetleriyle hududu geçerek, Van’a ve Bitlis’e dağıldıkları ve İslam köyleri arasında münferit bulunan Ermeni köyleri ahalisinin, toplu bulunan Ermeni köylerine hafiyyen (gizlice) taşındıkları ve bu tahliye edilen (boşaltılan) köylerde ancak ihtiyar ve malüllerin (sakatların) beray-i muhafaza (gizlenmek için) bırakıldıkları malûmatı alınıyordu.

Nihayet ilk harekat-i ihtilaliye “Bitlis” Vilayeti’nde başgösterdi. “Bitlis” Vilayeti’ nde komitelerin en muntazam ve kuvvetli teşkilatı “Muş”ta ve Van’a hem hudut olan “Hizan” Kazası’nın “Karkar” havalisinde idi. Gerek “Muş”ta ve gerekse “Hizan”da, on beş gün zarfında müteaddit mahallerde kıyam, asker ve jandarmaların itlafına (öldürülmesine) başlanıldı.

Şöyleki:

27 Kânunusani 330 (9 Şubat 1915)’da Hizan Kazası’nın Karkar Nahiyesi’ne tabi “Ahkis’ cihetindeki “Sekür” Karyesi’ne (köyüne) gönderilen iki jandarmaya artık teka-lif-i hükümete (hükümetin isteklerine) itaat etmeyeceklerini ve bir daha gelmemelerini söyleyerek jandarmaları kovarlar. Bunun üzerine sekiz jandarmadan ibaret gönderilen müfreze köye duhuliyle (girmesiyle) dahilde tahassün eden (tahkim edilmiş yerlere çeki-len) komitenin şedit ateşi karşısında altısının şehit ve diğer ikisinin firara muvaffak olduğu haberi alınıyor. Ve ayrıca Korsor Karyesi’ne gönderilen iki jandarmadan da malümat alınamıyor. “Korsor”, “Sekür’ ve “Arşin” Karyeleri’nde de külliyetli Ermeni çetelerinin toplanarak civar İslam köylerine taarruza başladıkları ve pek ziyade fecayi ve mezalim ika etmekte oldukları (yaptıkları) haberi geliyor. “Karkar” havalisindeki bir kısım çete kuvvetinin de merkez-i kara olan “Hizan”a hücum ederek orayı zabta çalışıyor.

İhtilal bu havalide kesb-i tevessü ederek (genişleyerek) Hizan’ı zabta gelen Ermeni çeteleri merkez-i kazada bulunan jandarma ve ahali-i müsellehanın (silahlı ahalinin) mukavemeti karşısında tevakkufa (durmaya) mecbur oluyor.

Bitlis’ten Jandarma Alayı Kumandanı kumandasında kuvvetli bir müfreze tahrik edildiği (yola çıkarıldığı) gibi Van Vilayeti de haberdar edilerek, Gevaş’tan ve ayrıca Van’dan da bir müfreze sevk olundu. Gevaş’tan Hizan istikametine gelen müfreze Gevaş yolunun çeteler tarafından tutulmuş olması hasebiyle icra edilen müsademede (yapılan çatışmada) jandarmalardan altısının şehit ve birinin mecruh (yaralı) olduğu anlaşılıyor. Müfreze takviye alarak ilerliyor. Van’dan ve Bitlis’ten sevk edilen müfrezeler de “Kapan yolu”, “Arnis” Karyeleri’ni işgal, Hizan’ı muhasaradan (kuşatmadan) kurtarıyor. Ve müfrezeler taarruzunu Ahkis’e tevcih ediyor. İki gün müsademeden sonra “Ahkis” ve “Bigeri” Karyeleri işgal olunuyorsa da usat (asiler) firara muvaffak oluyor.

4 Şubat 30 (17 Şubat 1975)’da müfrezeler “Tasu” Karyesi’nde tecemmü (topla-nıp) ve tehditkar bir vaziyet alan usata tevcih ediyor (yöneliyor). Bir gün şedit bir mukavemetten sonra mezkür (adı geçen) karye de zaptediliyor. Badehu (ondan sonra) “Korsu”, “Sigor” Karyeleri iki günlük muharebeden sonra işgal olunuyor. Buralarda pek çok Rus şapkası, Rus teçhizatı bulunuyor. Ve buralar müstahkem bir sahra mevzii haline sokulmuş olduğu görülüyor. Vaka iptidasında (başlangıcında) “Sigor” Karyesi’nde şehit edilen jandarmaların gözleri oyulmuş, ciğerleri çıkarılmış, kafaları ezilmiş olduğu halde taşlar arasında bulunuyor. “Viris” Karyesi’nin esna-yi işgalinde Vanlı Komite Reisi İşhan’ın damgalı kısrağı elde ediliyor. Maktulin meyanında (öldürülenler arasında) Van’ ın Hurunis Karyesi’nden Keşiş’in oğlu olup Van havalisinde pek çok şöhret alan Komite Reisi Vahan ile Sekûr Karyeli Kalon’un cesetleri gorülüyor. Vahan’ın maktulin arasında bulunuşu, merkumun (adı geçenin) Van’dan suret-i mahsusada (özel olarak) gönderildi-ği anlaşılmış idi. İhtilalin buralarda şu suretle başlaması akebinde Muş ova köylerinde de ateş-i isyan (ayaklanma ateşi) zuhura geldi. 28 Kânunusani 30 (10 Şubat 1915)’da yani Hizan vakasından bir gün sonra Muş merkez kazasına merbut Serunek Karyesi civa-rından geçmekte olan müfreze ani ateşe maruz kalarak yoluna devam edemedi ve müsa-demeye tutuştu. Müfrezeden hayvan ve insan telef oldu. Muş’tan üç zabit kumandasında gönderilen müfrezeler müsademeye yetişerek komiteyi abluka etti. Netice.i müsademede komite efradından dokuzunu meyyiten (ölü olarak) elde etti. Diğerleri abluka hattını yararak firara muvaffak oldu. Aynı günde “Akaan” Nahiyesi’nin “Kümes” Karyesi’nde bulunan nahiye müdürü iIe jandarma müfrezesinin bulunduğu hane komite tarafından abluka edilerek sekiz saat müsademe edildi. Ve müdürün maiyyetinde bulunan dokuz jandarmayı bir suret-i feciada (korkunç bir şekilde) şehit ve hane, komite tarafından ateşlendi. Müdür ve maiyyetindeki bir nefer yangın alevleri içinde gece karanlığında firara muvaffak oldu. Hadise faillerinin derdest ve tedibi (yakalanma ve cezalandırılması) için Muş Depo Alayı’ndan gönderilen müfrezeler, komitelerle iki gün yaptığı müsademe de komite efradının firarı ile neticelenerek, bir muvaffakiyet elde edemedi. “Kümes” Vakası günü “Muş” Taşnak Komitesi Murahhası “Rupen” ile Muş Taşnak Komitesi Rüesasından Esro’nun bulunması ve bilahare sevk edilen müfrezelerle komitelerin müsa-demesi esnasında komite efradının bu iki şahıs tarafından sevk ve idare olunması hususu-nun tahakkuk etmesi ihtilalin mahiyet-i hakikiyesi (hakiki içyüzü) hakkında bir fikir vermiş idi. Zaten Rupen iIe Esro’nun bu vakadan sonra Muş’a gelmeyerek, çeteleriyle etrafa saldırmaya ve hükümeti tehdit etmeye başladılar. Kümes ve Seronik vakaları faille-rinin Muş’a tabi “Arak” Manastırı’na tahassun ettikleri (gizlendikleri) hükümetçe haber alınarak, 12 Şubat 330 (25 Şubat 1915)’da Mülazım (Teğmen) Ahmet Efendi kumanda-sında bir müfreze sevk edildi. Müfrezenin manastıra takarrübü (yaklaşması) sırasında müfreze yandan ve ileriden ani ve şedit bir ateş içerisinde kaldı. Müfreze Kumandanı Ahmet Efendi ile müfrezeden dört neferin şehit ve mütebaki (kalan) müfreze efradının akşama kadar müsademeye devamla gece karanlığında çekilmesiyle neticelendi. Bu müfrezeyi takviye etmek üzere 14 Şubat 330 (27 Şubat 1915)’da Muş Depo Alayı’ndan ikinci kuvvetli bir müfreze gönderildiyse de komite efradının firar etmiş ve manastırın tahliye edilmiş (boşaltılmış) olduğunu gördü. Fakat komiteye ilticagah (sığınacak yer) olan bu manastırı daimi işgal altında bulundurdu.

Yine 13 Şubat 330 (26 Şubat 1975)’da Muş’tan “Sason” a giden dört jandarma neferi “Keliközan” civarında ve dere kenarında yemek yemekte iken “Keliközan” ahalisinin taarruzuna düçar olarak, baltalarla parçalanmış ve cesetleri bir saat mesafeye naklediler
ek gömülmüş idi. Bu jandarmaların birdenbire ortadan kaybolmaları, komite tarafından imha edildiği anlaşılmış idi. Tahkikatın o nokta-i nazardan (bakış açısından) devamı cihetine gidilerek, “Keliközan” civarında ve dere kenarında fecaatin (acıklı halin) icra edildiği mahalde bazı emareler (ipuçları) görülmüş, bu suretle hükümet takibatını Keliközan’a nakleylemiş idi. Netice-i tahkikatta (araştırma sonunda) failleri (yapanlar) meydana çıkarılarak, derdest (yakalanmış) ve divan-ı harbe tevdi edildi (askeri mahkemeye verildi). Failler vakayı bütün fecaatiyle divan-ı harp huzurunda itiraftan çekinme-diler. Artık bu gibi hadisat (olaylar) yekdiğerini takip ve vely ediyordu (izliyordu). Hü-kümet ise tahaddüs eden (ortaya çıkan) isyanın, anında ve mahallinde kemal-i şiddetle bastırması komitecileri şaşırtmış ve Bitlis Vilayeti’nin her tarafında Ermenileri nisbeten sükünete rücü ettirmiş (döndürmüş), nüfuz-u hükümetin, komite nüfuzundan daha mües-sir (etkin) olduğunu Bitlis Ermenilerine tanıttırmış idi. Hükümete istimal-i silah etme-yen (silah kullanmayan) Ermenilerin mal ve canlarının zarardan siyaneti (korunması) daha ziyade tesirini göstermiş, gerek Muş’ta ve gerekse Bitlis’te Taşnak olmayan Ermeni muteberanı (önde gelenleri) hadisatı alenen tel’in eylemişler (olayları açıkca lanetlemiş-Ier) idi.

Mebus Papasyan Muş’ta bulunuyor ve bu harekatı merkezden idare ediyor idi. Hadisatın kendi nokta-i nazarına (bakış açısına) göre halledilememesi üzerine derhal hükümete gelerek, “Hizan”, “Kümes”, “Seronek”, “Manastır” vakayiini ihdas edenlerin (olaylarını yapanların), birtakım asker firarisi cahil kimselerden olduğu; Kümes, Seronek hadisatı asker kaçaklarının hiyanetinden, Manastır Vakası ise firaren Manastır’a saklan-mış olan asker firarilerinin üzerine müfrezenin ani gitmesi, firarilerin havfını bais (kork-malarına neden) olmuş ve bu suretle müfrezeye silah istimal etmiş olduklarını ve Taşnak komitesinin tekevvün eden (meydana gelen) bu gibi hadisattan katiyen medhali (karışması) olmadığını iddia etmekte ve komitenin icab ederse hükümete muavenet (yardım) edeceğini teklif etmekte idi. Bu suretle bazı Ermeni firarilerinin hiyanetlerini bahane ederek, komitenin medhaldar (ilgisi) olmadığını Muş Hükümeti’ne keyfiyeti arz eden Mebus Papasyan Efendi, hükümetin ani ve şedit olan icraatı karşısında bütün tertibat-ı ihtilalkaranesinin (ihtilalci düzenlerinin) meydana çıkacağından korkuyordu. Derhal İstanbul’da Ermeni Patriği’ne hadisatı başka tarzda anlatmak üzere mektuplar gönderdi. Ve Ermeni Patriği şu suretle hükümete müracaat etti :

“Yaşar Çeto ve Mehmet Emin gibi adamların ahirden (sonradan) Bitlis Vilayeti asayiş ve inzibatının muhafazasına (korunmasına) memur edilmeleri hasebiyle Ermenilerin felaketlere maruz kaldıkları “Karkar’ Nahiyesi’ne muzaf (bağlı) “Halsi” ve “Hınz ve Ruhte” Karyeleri kahyalarının jandarmalar tarafından katledildiğinden teheyyüç eden (heyecanlanan) ahalinin de bilmukabele dört jandarmayı öldürdükleri; “Zigo” Karyesi’ nde jandarmaların küçük bir çocuğu alenen (açıkça) öldürmeleri ve merkeze getirilmekte olan sekiz asker firarisinden dördünün, yolda muhafızları tarafından katledilmeleri üzerine bilmukabele iki jandarma neferinin öldürüldüğü ve jandarmaların zulüm ve taad-diyatlarına (saldırmalarına) karşı ahalinin mukaddesatını (kutsal şeylerini) muhafaza etmeyip de ahali bizzat müdafaada muztar (çaresiz) kalırsa buna isyan şekli verilerek, ihrak-ı beyuta (evlerini yakmaya), yağmaya ve katl-i nüfusa (insanları öldürmeye) kal-kışması muvafık-ı adelet (adalete uygunluk) olmayacağı…” Mesailin (sorunların) suret-i tahkiki (incelenmesi) ve vakayi bu tarzda tekevvün etmiş ise (oluşmuşsa) müsebbipleri-nin şediden tecziyesi (neden olanların şiddetle cezalandırılması) İstanbul Üçüncü Ordu Kumandanlığı’ndan talep ediyor ve başka olarak “Meksi” hadisesinin hudusuna (olması-na) müdürün sebep olduğu hakkında Ordu Kumandanlığı’na Elaziz’den ihbaratta bulu-nuyor. Bunun üzerine Ordu, 33 ncü Fırka Kumandan Vekili Miralay (Albay) Veysi Bey riyasetinde (başkanlığında) bir heyet-i tahkikiyenin (soruşturma kurulunun) sürat-i iza-mını (acele gönderilmesini) Elaziz’de On Birinci Kolordu Kumandanlığı Vekâleti’ne emrediyor.

Netice.i tahkikatta (Soruşturma sonunda):

1 - Yaşar Çeto ve Mehmet Emin’in Bitlis Vilayeti asayişine memur edildiklerinin aslı olmadığını anladı. Esasen Yaşar Çeto’nun seferberlik bidayetinde gönüllü olarak maiyyetile Azerbaycan’a gittiği ve tarihten üç ay evvel Hoy Muhaberesi’nde şehit oldu-ğu tahakkuk etti.

Mehmet Emin ise üç ay evvel Azerbaycan’a giderken yolda Ermenilerin pususuna tutularak mecruhen (yaralı olarak) hanesine avdet ve elan taht-ı tedavide (tedavi altında) olduğu taayyün etti (ortaya çıktı).

2 - Bitlis Vilayeti dahilinde katledilmiş hiçbir Ermeni kahyasının mevcut olmadığı heyet-i tahkikiyenin netice-i tahkikatından anlaşıldı.

3 - “Zigo’ Karyesi’nde katledildiği Patrik Efendi tarafından iddia olunan çocuğa gelince : “Zigo” namında “Bitlis” Vilayeti dahilinde bir karyenin mevcut olmadığı ve Bitlis Vilayeti dahilinde jandarmalar tarafından bir çocuğun katli mugayir-i hakikat (gerçeğe aykırı) olduğu tebeyyün etti.

4 - Patrik Efendi’nin iddiası veçhile mukabil-i bilmisil (karşılık olarak) veyahut jandarmaların zulüm ve taaddiyatına (saldırmalarına) karşı müdafaa-i meşrua-i an’el-nefs (haklı olarak kendilerini savunma) halinde olmayıp mütearrız ve mütesaddi (saldıran ve bir işe girişen) oldukları tahakkuk etti.

Tahkikat ve tetkikat-ı vakıadan müsteban olduğu (araştırma ve incelemelerden açık olarak anlaşıldığı) veçhile Yaşar Çeto ve Mehmet Emin’e isnat edilen (yüklenen) muhafaza-i asayiş meselesinin vaktiyle şehit edilip bugün ortada bulunmayan bir adama atfedilmesi (bağlanması) ve vilayetin hangi mevkiinin asayiş ve inzibatının muhafazasına memur edildiklerinin tasrih (açıkça) edilmemesi ve vilayet dahilinde mevcut olmayan bir köyde bir çocuğun katledildiğinin iddia edilmesi, iddianın derece-i sıhhatine (doğruluk derecesine) büyük bir delildir. Bu suretle Bitlis Vilayeti’ni saran ateş-i isyan nisbeten tes-kin edildi. Zaten bunu takip eden Van ve Karahisar kıyam-ı umumilerinden (genel ayaklanmalarından) de anlaşılacağı veçhile buradaki hareket, hükümeti şaşırtmak ve kuvvet-lerin dağılmasına sebep olarak, ani darbenin Van’dan vurulmasını düşündükleri tahakkuk etti. Binaen bu hadisatı takiben düşünüldüğü veçhile Van kıyam-ı umumisi (genel ayaklanması) başgösterdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Timurtaş hoca, Timurtaş uçar hoca efendi,laik dü,zen,kominist gençler,timur taş hoca mp3,timr taş hoca video izle,yeni sohbetler,deccal,şeytan ,cin,peri,hurafe,yecüc-mecüc,kimdir,yaratılış gayesi,insandaki deha