Popüler Yayınlar

Sayfalar

8 Temmuz 2009 Çarşamba

NATO Nedir? Tarihçesi

Birzamanların soğuk savaşının vazgeçilmez askeri birliği olan NATO, aslında Komunizm ve SSCB ne karşı kurulmuş bir birlikti. Bugün komunizm tehtidi ve SSCB nin ortada olmadığından dolayı artık varlık nedeni sorgulanan NATO hala genişlemeye devam ediyor. NATO (İngilizce resmi: North Atlantic Treaty Organization, Fransızca resmi: Organisation du Traité de l’Atlantique Nord (”OTAN”) ve Türkçe: Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün kısaltması), resmen açıklanmasa da II. Dünya Savaşı sonrası oluşan politik ayrımda, İngiliz Lord Ismay’ın deyişi ile “Rusları dışarıda, Almanya’yı alaşağı edilmiş halde ve ABD’yi içeride” tutmak için kurulmuştur. Yani amaç salt SSCB’ye karşı güvenlik değil, aynı zamanda Avrupa’nın güvenliği için ABD’nin katkı koymasını sağlamak, Almanya’nın yeniden silahlandırılmasını bölgeye tehdit oluşturmadan gerçekleştirmektir. Çünkü bilindiği gibi o dönemde ABD kongresi ve kamuoyu ülkenin Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkilere karışmasını istemiyordu.

9 Nisan 1949′da Washington Antlaşması ile kurulan NATO bir kollektif savunma örgütü olarak bilinmektedir. Kurucu 720px-nato_expansion1antlaşmanın özellikle üçüncü, dördüncü ve beşinci maddeleri önemlidir. Bu maddelerle üye ülkeler, ortak savunma için yeteneklerini geliştirmeye, herhangi bir üyenin toprak bütünlüğü, siyasî bağımsızlık ve güvenliği tehlikede olduğunda bir araya gelmeyi ve herhangi birine saldırıldığında bu saldırıya hepsine karşı yapılmış bir saldırı olarak kabul etmeyi taahhüt etmişlerdir.
Avrupa, artık iki büyük gücün desteği olmadan kendi ekonomik sorunlarını çözemeyecek ve savaşı izleyen birkaç yıl içinde, bu iki gücün kontrolüne girecek bir duruma düşmüştür. Savaş sonrası Avrupa’sının içine düştüğü durum, faşizm tehlikesi nedeniyle nihai hesaplaşma sürecini ertelemiş olan iki ideolojinin ve onların en güçlü temsilcilerinin (ABD ve SSCB), yeni bir güç mücadelesine girmesi, uluslararası sistemde iki kutuplu bir yapının doğmasına ve “soğuk savaş”ın başlamasına neden olmuştur. Aslında bu durum bir sürpriz değildi. Savaşın getirdiği zorunlu işbirliğinin bile değiştiremediği bir biçimde öncelikle SSCB, tarihsel olarak batı dünyasından bir tehdit beklemekteydi.
Batılı güçlerin gerek Bolşevik devrimi sonrasında yaşanan iç savaşta “Devrimi Evinde Boğma” çabaları, gerekse İkinci Dünya Savaşı öncesinde işbirliği çağrılarına kulak tıkayarak SSCB’yi adeta Nazi Almanya’sının kucağına itmeleri göz önüne alındığında, SSCB’nin bu güvensizliğinin pekte yersiz olmadığı açık bir biçimde ortaya çıkmaktaydı. Bu güvensizlik nedeniyle SSCB’nin kendi batısında işgalden kurtardığı ülkelerde sosyalist rejimler kurdurmaya başlaması, ABD’de SSCB’ye duyulan güvensizliğin artmasına neden oldu. Aslında Yalta Konferansında yayımlanan “Kurtarılmış Avrupa Demeci” ile işgal edilen Avrupa ülkelerinde “demokratik rejimlerin” kurulacağı ilan edilmişti.
Bu husus demokratik rejim kavramını kendine göre yorumlayan SSCB ile batı güçlerinin karşı karşıya kalacakları anlaşmazlıklar açısından büyük bir öneme sahipti. Her iki taraf da 4-11 Şubat 1945 Yalta Konferansı sonuç bildirgesinin sonuçlarını kendi kontrol alanlarındaki tasarruflarına dayandırmaya çalışacaklardı. SSCB’nin “tek ülke sosyalizm” politikasını terk ederek “sosyalist merkezin savunulabilmesi” için çevresine yayılmaya başlaması, eş zamanlı olarak SSCB gibi izolasyonist bir dış politika anlayışına sahip olmasına rağmen bu politikasını terk etmeye başlayan ABD’nin küresel yayılmasıyla doğal bir karşıtlık yarattı.

natoBu karşıtlığın sonucu, iki büyük devletin kendi ekonomik, siyasal, askeri ve ideolojik alt sistemlerini yaratarak “soğuk savaş”ı başlatmaları oldu. İşte NATO bu mücadele ortamının doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. İki taraf arasındaki anlaşmazlıkların artık geri dönülmesi çok zor bir aşamaya geldiğinin görülmesi sonucunda mücadele 1947’de daha da sertleşmiştir.

NATO’nun kuruluşuna karşı, SSCB ve Doğu Bloğu ülkeleri, kendi savunma anlaşmalarını yapmışlar ve Soğuk Savaşın yol açtığı kutuplaşma iyice belirginleşmiştir. Varşova Paktı olarak bilinen bu anlaşma, 1955′ten 1991′e kadar varlığını sürdürmüştür.
Türkiye ve Yunanistan 1952 yılında eş zamanlı olarak NATO’ya kabul edilmiştir. Batı Almanya da 1955 yılında Türkiye’nin onayı alınarak NATO’ya üye olarak kabul edilmiştir. Sadece demokrasi ile yönetilen Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinin bulunduğu bu ittifaka, İspanya, Franko diktatörlüğü yıkıldıktan sonra, 1982 yılında katılmıştır.
NATO’nun etkinlği dış güvenlik ile sınırlı kalmamıştır. 1950′li yıllarda İtalya’dan başlayarak NATO ülkelerinde gizli Özel Harekat daireleri kurulmuştur. Gladio adı ile anılan bu birimler ülkelerdeki devrimci sol hareketler başta olmak üzere her tür muhalefete karşı bir önlem olarak oluşturulmuştur. Bu birimler aynı zamanda Derin Devlet kavramının da ortaya çıkmasında büyük rol oynamıştır. Pek çok ülkede daha sonra bu birimler ortaya çıkarılarak sorumluları yargılandıysa da, Türkiye dahil çoğu ülke bu süreci henüz yaşamamıştır. NATO, Soğuk Savaş sonrası Gladio kurumlarının dağıtıldığını iddia etse de, bu birimlerin şu anki durumu hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Günümüzde NATO ve savunduğu değerler tartışılmakta, kuruluş amacı olan SSCB ve Doğu Bloğu’nun dağılması nedeni ile kendisine yeni amaçlar aramaktadır. Artan uluslararası terör olaylarına karşı etkin rol oynaması, şu durumda olasılığı en fazla olan yeni misyondur. Doğal afetlere müdahalede harekete geçirilmesi de 2005 yılında art arda gelen doğal afetler sonucunda gündeme gelmiştir. Bununla birlikte Bosna katliamına müdahale etmekte geç davranmış, Kosova’da ise daha başarılı olmuştur.
Özellikle Gladio birimlerinin teker teker ortaya çıkması ve ABD’nin Irak ve Afganistan işgallerinde oynadığı rol, NATO’ya ciddi eleştiriler yöneltilmesine sebep olmuştur. Ayrıca, BM kararlarının NATO’ya herhangi bir etkisinin olmadığı görüldükten sonra, pek çok grup NATO’ya karşı muhalefeti arttırmışlardır. 21. yüzyıla girilirken, NATO’nun geleceği konusunda tartışmalar hala devam etmektedir.

Teşkilat Yapısı:240px-nato-2002-summit1
Teşkilatın askeri yapısı, üye ülkelerin Genelkurmay Başkanlarından veya onlar adına daimi görev yapan temsilci askeri personelden oluşur. Konseye karşı sorumlu olan Askeri Komite, ittifakın en üst düzeydeki askeri merciidir. Konseye ve Savunma ve Planlama Komitesine askeri konularda bilgi sağlayan ve önerilerde bulunan Askeri Komite, iki büyük Nato Komutanlığına direktif verebilmektedir.

• İttifak, savunma amaçlıdır.
• Caydırma için yeterli bir gücü muhafaza etmek esastır.
• Üyelerin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı garanti edilerek dünya barışına katkı devam ettirilir.
• Üye ülkelerden birine yapılan tecavüz, tamamına yapılmış kabul edilir. (5 nci madde)
• İttifak, Avrupa’da ABD’nin konvansiyonel ve nükleer askeri varlığını zaruri sayar.
• NATO Savunmasının kollektif tabiatı, işbirliğine ve entegrasyonuna istinad eder.
• Nükleer silahlarda sıfır çözüme ulaşıncaya kadar, konvansiyonel ve nükleer silahların uygun bir kombinasyonunu kullanmaya devamı zorunlu görür. Nükleer silahların amacı siyasi olup, ittifakın güvenliğinin en önemli garantisidir. Bu kuvvetler savaşı ve dengeyi korumak için asgari düzeyde tutulur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Timurtaş hoca, Timurtaş uçar hoca efendi,laik dü,zen,kominist gençler,timur taş hoca mp3,timr taş hoca video izle,yeni sohbetler,deccal,şeytan ,cin,peri,hurafe,yecüc-mecüc,kimdir,yaratılış gayesi,insandaki deha